Ana içeriğe atla
MEDENİYET VE PEDAGOJİ TARİHİ

TARİH BOYUNCA TÜRKLERİN KULLANDIĞI ALFABELER
Tarih boyunca Türkler, değişik sebeplerle değişik alfabelere dayalı yazı yazmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır:
Göktürk alfabesi
Uygur alfabesi
Arap alfabesi
Kiril alfabesi
Lâtin asıllı Türk alfabesi
Bunları kısaca görelim.
 GÖKTÜRK YAZISI
İlk defa Türk adıyla kurulan Göktürk devleti, dildeki seslerden bazılarını oluşturan seslere karşılık gelen harflere bakıldığında, bunlardan bazılarının resim-yazı, bazılarının müstakil bir sesi karşıladığı görülür. Türkler, kendilerine özgü olan bu alfabeyi uzun yıllar kullanmıştır.
gokturk_alfabesi
 









         Dildeki bir sese karşılık olmak üzere bir şekil tespit etmek gerçekte yüksek bir düşünce ve hayal gücünü gerçekleştirir. Zira resim-yazı (hiyeroglif) dan seslerin bulunabilmesi muhtemel ki bu yazının kökeni ta tarih öncesi çağlardaki mağara resimlerine kadar uzanan bir kültürün ürünü olabilir. Başka bir söyleyişle bu yazının arkasında uzun bir tarih var olduğu düşünülebilir.
Göktürk alfabesi denen bu alfabe ile 6. ve 7. asırda taş kitabeler üzerine o zamanların önemli olayları yüksek bir dil kullanımı ile felsefe ve sosyoloji değerlendirilmeleriyle kazınmıştır. Bu dikilitaşlar Göktürk veya Orhun ırmağı civarında bulunduğu için bunlara Orhun kitabeleri denir.
Bu kitabelerin yazıldığı adına Göktürk yazısı denilen yazı, 4 ünlü, 16 ünsüz ve 8 de birleşik olmak üzere 38 harf/sesten meydana gelmiştir. Bu alfabede "a, e", "ı, i", "o, u", "ü, ö" sesleri birleşik olarak kullanılır. Yani bu harfleri karşılayan ses, sözün gelişine göre örneğin a veya e okunur. Sözcükler birbirinden üst üste iki nokta (:) ile ayrılır. Yazı Arapçada olduğu gibi sağdan sola okunur ve yazılır.

Uygur alfabesi [1]
Türkler yerleşik hayata Uygurlarla geçmişlerdir. Bunun sonucu olarak kültür ve anlayışta önemli değişiklikler olmuştur. Dil alanında da kendi alfabelerini oluşturarak yeni bir yazı anlayışı oluşturmuşlardır.
uygur_alfabesi
 












Uygur alfabesi olarak bilinen bu yazıda 18 sembol esas alınmıştır. Bunlardan 4”ü ünlü olarak kullanılmıştır. Uygur yazısı da sağdan sola okunacak şekilde harfler bitişik olarak yazılmıştır.
Bu alfabe 500 yıllarında oluşturulmuş ve yaklaşık bin yıl kadar kullanılmıştır. Hatta Osmanlı İmparatorluğunun yükselme dönemine kadar resmi yazışmalar bu yazı ile yazılmıştır.
Budist kitabeleri başta olmak üzere pek çok eser Uygur alfabesi esas alınarak yazılmıştır. Önemli eserler arasında yer alan Kaşgarlı Mahmut”un Divan-ı Lügat-it Türk,  Kutatgu Bilig, Ayabetül”l Hakâyık ile pek çok dinî kitap ve şiirler bu alfabe ile yazılmıştır. Fatih Sultan Mehmet, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan”a Uygur yazısı ile mektup göndermiştir.
Birçok Türk topluluğu da bu alfabeyi kullanmıştır.

Arap Alfabesi
Türkler, İslâmiyet”i kabul ettikten sonra Arapça yazılmış eserleri okuyabilmek ve yeni eserler yazabilmek için Arap alfabesini kullanmaya başlamıştır. Zaman ilerledikçe bu alfabe ile yazılmış olan kitaplarda Arap dili sonra Farsça da Türk dili üzerinde etkin olmuştur. [2]  Arapça giderek bilim ve hatta saray çevresinde Farsça ile birlikte konuşma dili haline de gelmiştir.
 











Bu alfabenin öğretimi ile ilgili olarak yazılmış ders kitabına “elifbe cüzü” denir. Türklerden bir kısım halk sadece Kur”an okumayı öğrenmiş, anlamına ilişkin bir fayda sağlamamıştır.
Kiril alfabesi
Risya”nın işgaline uğrayan Orta Asya Türk toplulukları, baskı ile Rus alfabesi olan Kiril alfabesini kullanmak zorunda kalmıştır.
 
















Rusya Kiril alfabesinin kullanılması için başka alfabe kullanımını yasaklamıştır. Bu alfabe 11”i ünlü olmak üzere 38 harften meydana getirilmişti. Yazı, soldan sağa doğru yazılıp okunuyordu.

Yeni Türk Alfabesi
Lâtin alfabesi eski Yunan eğitiminde kullanılan bir alfabedir. Klasik Avrupa edebiyatının ve bilimi bu alfabe ile yazılmıştır aşağıda bu alfabe görülmektedir. Kullandığımız Türk alfabesinde Lâtin harflerine benzer olanlar var olmakla birlikte oldukça farklı olan harfler de vardır.


latin_alfabesi
 






Yeni Türk alfabesine ilham kaynağı olan Lâtin alfabesi
Lâtin Alfabesi: Dünyada birçok devletin kullandığı alfabe Türklerin tarih boyunca kullandığı alfabeler arasında yerini almıştır.
İlk defa Azeriler tarafından kullanılan bu alfabe, 1928 yılındaki değişiklikle birlikte ülkemizde de kullanılmaya başlanmıştır. 8 sesli harften oluşan bu alfabede ülkemizde kullanılana göre 21 tane sessiz harf bulunmak tadır.
 Ülkemizde kullanılan alfabe içerisinde bazı değişiklikler uygulanmıştır. Diğer dünya devletleri Lâtin Alfabesini kullanırken QUİNTİLİANUS, X, W gibi harfleri kullanırken, Ç, I, Ğ, Ö, Ü gibi harfleri kullanmamaktadırlar. Yeni Türk alfabesine bu sesler eklendiği gibi birçok harf da alınmamıştır. Bu anlamda Türk alfabesi bazı bakımlardan Lâtin asıllı olmakla birlikte önemli değişiklikler yapılarak kabul edilmiştir. Bu alfabe ile yazı soldan sağa doğru yazılır ve okunur.



[1] Göktürk, Uygur, Arap, Kiril ve Latin alfabe örnekleri: Ali Ersoy, BilgiUstam, Türklerin Tarih Boyunca kullandığı Alfabeler, 2017”den alınmıştır. (Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir şerhi vardır.)

[2] Bu konu üzerinde ileriki bölümlerde ayrıntılı olarak durulacaktır. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

JAN AMOS COMENİUS (1592-1670)

JAN AMOS COMENİUS (1592-1670) Döneminin önemli düşünürlerinden biridir. Önemi ise, birçok fikrinin günümüzde bile uygulanabilir olmasıdır. Lâtince ve ilahiyat tahsil etmiş. Eğitimdeki aksaklıkları görmüş ve düzeltmek istemiştir. Birçok ülke ve şehir dolaşmış, birçok okulda öğretmenlik ve hayatının son döneminde papazlık yapmıştır. Bacon, Ratka ve Vives”in etkisinde kalmıştır. İngiltere”, İngiliz okullarını ıslah etmek üzere davet edilmiş, burada bütün bilimleri bir araya toplayacak bir ansiklopedi (pansofi) yazmak istemişse de başarılı olamamıştır. “Comenius, muhtelif işlerde çalışmış ve muhtelif problemler üzerinde kafa yormuştu. İlk önce papaz sıfatıyla mezheplerin ortadan kaldırılmasına gayret etmişti. Mezhep savaşları ile Avrupa”nın tam bir sefalete ve fakirliğe düştüğünü gören Comenius, bu işin çok önemli olduğuna kanaat getirmişti. Fakat sakin bir hayat yaşayamadığı ikide birde göç etmek zorunda kaldığı için bu idealini gerçekleştirmeye muvaffak olamamıştı.  Bereket ...

MONTAİGNE"nın eğitime ilişkin görüşü.

MİCHEL MONTAİGNE  1533-1592 Fransız edibi ve Rönesans filozofu. Görüşlerini dilimize de çevrilen Denemeler (Essais) adlı eserinde toplamıştır. Denemeler isimli bu eser dilimize çevrilmiştir. “Denemeler isimli eserinde hayata yakın ve çocuğun tabiatına uygun bir eğitim tarzını savunmuş, devrinin Latin okuluna ve bu okulda uygulanan korkunç ezberciliğe, ölü bilgilere ve otoriteye dayanan sert ve katı eğitim anlayışına karşı çıkmıştır. [1] “Bunun yerine serbest şekilde karşılıklı konuşmayı öğretim metodu olarak tavsiye etmiştir. Buna rağmen o da eski dillerin öğretilmesinden vaz geçmemiş, yalnız canlı mükâleme alıştırmalarıyla basitleştirmelerini ve kolaylaştırmalarını istemiştir. [2] Beden eğitiminin eğitsel değerini bilhassa belirtmiştir. Aile ocağını çocukların eğitimi için elverişli bulmamakta, hakiki terbiyenin eğiticilerle çocukların bir arada bulunmaları sayesinde mümkün olabileceğini ileri sürmüştür” (R.G. Arkın, s.318). “Eserinin yirmi beşince bölümünde, köksüz ve ...

Medeniyeti oluşturan unsurlar

Medeniyeti oluşturan unsurlar Bugün ulaştığımız medeniyet seviyesine ulaşmamız en başından itibaren 70-80 bin yıllık insanlık macerasının eseridir. Medeniyetin oluşturulmasında insanın iç ve dış dünyası olmak üzere iki ana unsurdan söz edebiliriz: İç dünya unsurları: zekâ/akıl ve içgüdüler Bu maceranın en başında konuşma anlamında dilin oluşmuş olması gelir. Tabiîdir ki dilin oluşması için insanın doğuştan getirdiği aklını/zekâsını kullanabilmesi gerekir. [1] İnsan ve diğer canlılar doğarken zekâ ile birlikte içgüdülerle ve reflekslerle de donatılmıştır. Refleksler, bir canlının hayatını devam ettirebilmek için kullandığı bilinçdışı davranışlardır. Canlının kendini koruması yönünde etkinliği vardır. Başka bir söyleyişle canlıyı tehlikeye karşı koruyan bilinç dışı etkinliklerdir. Bunlar öğrenilmez ve hatta eğitilemez. İçgüdüler de doğuşla gelir ve kişiyi amaçlı ve bilinçli etkinliklere yöneltir. İçgüdülerin en temel özelliği insanlarda ve bazı hayvan türlerinde eğitileb...