Ana içeriğe atla

Bilebildiğimiz ilk okul: Vitorino Okulu

VİTORİNO”NUN OKULU
Eğitimde reform hareketleri Vitorino”nun açtığı okul uygulamaları ile başlamıştır diyebiliriz. Anlaşıldığı kadarı ile Vitorio, başta Quinilitianus (Quniltanus) olmak üzere eski Yunan pedagoglarının düşüncelerini uygulamak üzere kendi okulunu kurmuştur.
“Vitorino, duyguların (değerler) eğitimine de büyük önem verirdi. Din derslerini kendisi okuturdu. Öğrencilerin her gün kiliseyi ziyaret etmek ödeviydi. Bir eğitim aracı olarak kullanılan beden cezalarını reform hareketlerine aykırı göre, bunların kullanılmasını istemezdi. Okulda disiplin ve nizam önemliydi. Öğrencilerin özsaygı duygusunu kuvvetlendirmek çok önemliydi. Çocukların yeteneklerini dengeli olarak geliştirmek için beden eğitimi dersi önemliydi. Çocuklar, eski Yunan”da olduğu gibi ata binmek, güreşmek, kılıç kullanmak, koşmak, ok atmak ve yüzmek gibi idmanlar yaptırılırdı. Harp oyunları, oynanırdı. İyi ve lezzetli yemek yerine çocuklara lezzetsiz yemekler yedirilir, dans ve muaşeret kuralları öğretilirdi. Okula devam eden çocukların çoğu sosyal durumu elverişli olanlardı. İmkân buldukça fakir çocuklar da okula kabul ediliyordu.
Vitorino, çok iyi kalplı ve çocuklara karşı derin sevgisi vardı. Kendi parası ile 140 fakir çocuğun eğitim ve öğretimini üzerine almıştı. Bu çocuklara başka çocuklar tarafından yapılan haksızlık kendini çok üzerdi. Böyle bir halin önüne geçmek için çalışırdı ve çocuklara kişisel meziyetleriyle övünmelerini telkin ederdi.
Buraya kadar anlattıklarımla ilgili görüşlerimin özeti:
Öyle görünüyor ki reform şu alanlarda müessir olmuştur;
1. Dinde reform
2. Eğitimde reform
3. Bilim ve teknolojide reform
4.  Güzel sanatlarda (Rönesans)
Bu dört temel reform hareketi esasen birbirini motive eden, kışkırtan ve geliştiren unsurlardır. Dinde reform, eğitimde reformu, eğitimdeki reform ise bilim ve teknolojideki gelişmeleri sağlamıştır. Bu çağda psikoloji, biyoloji, sosyoloji, siyaset, diploması ve fen bilimleri gibi alanlarda önemli adımlar atılmıştır. Bilim ve teknoloji de tekrar eğitime uygulanmış, böyle zincirleme bir gelişim ve yenilenme oluşmuştur.
Bu yenilenme Avrupalılar yönünden birçok yarar sağlamıştır:
1. Ayrıntıya girmeden, sömürgeler edinme yoluyla zenginleştiler.
2. Bilim ve teknoloji alanında ilerleme yapmaya başladılar.
3. Çağın modern silâhları ile ordularını donattılar ve yüzlerce yıl, Atilla”dan itibaren bir türlü yenemedikleri Türk ordularını yenme gücüne ulaştılar ve nihayet son Türk imparatorluğunu yıkmayı başardılar.
4. Demokrasi ortamı için özgürce ve müreffeh bir hayat yaşamaya başladılar.

5. Elde ettikleri ekonomik güç etkisini 20. asırdan itibaren gösterdi ve dünya ekonomisine hâkim olmaya başladılar. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

JAN AMOS COMENİUS (1592-1670)

JAN AMOS COMENİUS (1592-1670) Döneminin önemli düşünürlerinden biridir. Önemi ise, birçok fikrinin günümüzde bile uygulanabilir olmasıdır. Lâtince ve ilahiyat tahsil etmiş. Eğitimdeki aksaklıkları görmüş ve düzeltmek istemiştir. Birçok ülke ve şehir dolaşmış, birçok okulda öğretmenlik ve hayatının son döneminde papazlık yapmıştır. Bacon, Ratka ve Vives”in etkisinde kalmıştır. İngiltere”, İngiliz okullarını ıslah etmek üzere davet edilmiş, burada bütün bilimleri bir araya toplayacak bir ansiklopedi (pansofi) yazmak istemişse de başarılı olamamıştır. “Comenius, muhtelif işlerde çalışmış ve muhtelif problemler üzerinde kafa yormuştu. İlk önce papaz sıfatıyla mezheplerin ortadan kaldırılmasına gayret etmişti. Mezhep savaşları ile Avrupa”nın tam bir sefalete ve fakirliğe düştüğünü gören Comenius, bu işin çok önemli olduğuna kanaat getirmişti. Fakat sakin bir hayat yaşayamadığı ikide birde göç etmek zorunda kaldığı için bu idealini gerçekleştirmeye muvaffak olamamıştı.  Bereket ki g

MONTAİGNE"nın eğitime ilişkin görüşü.

MİCHEL MONTAİGNE  1533-1592 Fransız edibi ve Rönesans filozofu. Görüşlerini dilimize de çevrilen Denemeler (Essais) adlı eserinde toplamıştır. Denemeler isimli bu eser dilimize çevrilmiştir. “Denemeler isimli eserinde hayata yakın ve çocuğun tabiatına uygun bir eğitim tarzını savunmuş, devrinin Latin okuluna ve bu okulda uygulanan korkunç ezberciliğe, ölü bilgilere ve otoriteye dayanan sert ve katı eğitim anlayışına karşı çıkmıştır. [1] “Bunun yerine serbest şekilde karşılıklı konuşmayı öğretim metodu olarak tavsiye etmiştir. Buna rağmen o da eski dillerin öğretilmesinden vaz geçmemiş, yalnız canlı mükâleme alıştırmalarıyla basitleştirmelerini ve kolaylaştırmalarını istemiştir. [2] Beden eğitiminin eğitsel değerini bilhassa belirtmiştir. Aile ocağını çocukların eğitimi için elverişli bulmamakta, hakiki terbiyenin eğiticilerle çocukların bir arada bulunmaları sayesinde mümkün olabileceğini ileri sürmüştür” (R.G. Arkın, s.318). “Eserinin yirmi beşince bölümünde, köksüz ve kuru

Medeniyeti oluşturan unsurlar

Medeniyeti oluşturan unsurlar Bugün ulaştığımız medeniyet seviyesine ulaşmamız en başından itibaren 70-80 bin yıllık insanlık macerasının eseridir. Medeniyetin oluşturulmasında insanın iç ve dış dünyası olmak üzere iki ana unsurdan söz edebiliriz: İç dünya unsurları: zekâ/akıl ve içgüdüler Bu maceranın en başında konuşma anlamında dilin oluşmuş olması gelir. Tabiîdir ki dilin oluşması için insanın doğuştan getirdiği aklını/zekâsını kullanabilmesi gerekir. [1] İnsan ve diğer canlılar doğarken zekâ ile birlikte içgüdülerle ve reflekslerle de donatılmıştır. Refleksler, bir canlının hayatını devam ettirebilmek için kullandığı bilinçdışı davranışlardır. Canlının kendini koruması yönünde etkinliği vardır. Başka bir söyleyişle canlıyı tehlikeye karşı koruyan bilinç dışı etkinliklerdir. Bunlar öğrenilmez ve hatta eğitilemez. İçgüdüler de doğuşla gelir ve kişiyi amaçlı ve bilinçli etkinliklere yöneltir. İçgüdülerin en temel özelliği insanlarda ve bazı hayvan türlerinde eğitileb