EĞİTİM-ÖĞRETİM
İnsanoğlu var olduğundan
beri hem başka insanlardan, olaylardan veya tabiattan etkilenerek, hem de
bunlar üzerinde düşünerek daha iyi, daha rahat ve sorunsuz yaşama yollarını
aramıştır. Bu arayış, onları toplumlar ve milletler hâlinde bir araya getirmiş
ve devlet olarak da bir disiplini ortaya koymuştur.
Milletin temeli ailedir.
Millet, ailelerin yarattığı ortak gelenekler, inançlar ve idealler etrafında
toplanmasıyla oluşur.[1]
Aile, bir erkek ve kadının
evlenmesi ve çocuklarının olmasıyla kurulur. Anne ve baba olan bu erkek ve
kadın, çocuklarının kendi anlayışlarına, geleneklerine, inanç ve değerlerine
uygun olarak yetişmesini, iyi bir öğrenim görmesini ve iyi bir iş sahibi olmasını
ister. Bu nedenle de onların iyi yetişmesine özen gösterir.
Okula başlamasına kadar
çocuk her yönüyle aile ortamında sahip olmasını istediği her şeyi ona bilerek
veya farkında olmayarak öğretir ve edindirir. Çocuk da konuşmaya başladıktan
sonra sorular sorarak birçok bilgi, beceri ve alışkanlık kazanır. [2]
Bunun anlamı şudur: Çocuk, daha doğumundan itibaren ailenin istediği gibi, ailenin
konuştuğu dili, ailenin inancını, ailenin geleneklerini, yaşayış biçimini
edinir, öğrenir ve kazanır. [3]
Bu işlemin tamamına kısaca “eğitim” deriz. [4]
Çocuk okula başladıktan
sonra, en küçük sınıftan başlayarak her yıl biraz daha ailesinin etkisinden
uzaklaşır. [5]
Giderek ailenin yerini öğretmen/okul almaya başlar. Okulda aileden farklı
olarak bir programa bağlı olarak bilgi, yazı yazma, kitap okuma gibi ailenin
vermediği şeyler kazandırılır. Buna da kısaca öğretim diyoruz.
Aile ortamında öğretim daha
az iken eğitim daha fazla; okulda ise eğitim daha az, öğretim fazladır.
Eğitimin azlığı, öğretimin fazlalığı insanoğlunun hayatı boyunca devam eder. [6]
Buna da hayat boyu öğrenim demek daha doğru olur.
İster aile ortamında ister
okul ortamında olsun çocuğa kazandırılan bedensel, zihinsel, duyuşsal
davranışlarından edinilmiş ve kazanılmış olan kalıcı, hayat boyu üzerinde
taşıyacağı her bilgi, beceri, alışkanlık eğitimin bir veçhesini teşkil eder.
Aile ortamında annenin, babanın veya çevrenin
bir programa bağlı olmayan bu eğitim tarzına geleneksel eğitim diyoruz. Aile ortamındaki
eğitimi eğitimin bir kolu olan pedagoji olarak adlandırıyor ve geneli itibarı
ile de informel eğitim demeyi uygun buluyorum.
Yine ayrıca açıklanacağına
göre okul dışında veya okul hayatı sona erdikten sonra gençlerin, yetişkinlerin
eğitimi de informal eğitim olarak adlandırılmalıdır.
Okulda yapılan kısmî eğitim
ile öğretime ise okul veya programlı öğretim diyoruz. Ancak 6-14 yaşlarına
kadar okulda yapılan plânlı, zamanlı, kitaplı, öğretmenli eğitim-öğretime de
pedagoji ve formel eğitim diyorum.
Eğer, öğretimi de eğitim
içinde mütalâa ederek; aşağıdaki veçhelerini görebiliriz:
Eğitimin; 1. Muhteva, 2.
Yönetim veya teşkilâtlanma olmak üzere iki önemli yönü vardır.
Muhteva yönü; amaçları,
metotları, dersleri ve konuları, araçları gibi hususları içerir.
Yönetim ve teşkilât yönü
ise okul sistem ve derecelerini içerir.
Eğitim, pedagojiden daha
geniş bir kavramdır ve halk eğitimini, askerlerin eğitimini, meslek eğitimini
vb. içerir.
Eğitim, yapılışına göre de
formel ve informel olmak üzere iki bölümde incelenebilir.
Formel eğitim, anaokulundan
başlayarak devam eden muayyen programlara ve sürelere bağlı olan eğitimdir.
İnformal eğitim, okul
eğitimi dışında kalan her türlü geleneksel eğitim, aile ve çevre eğitimi;
meslek eğitimi; okunan kitapların, dinlenen konferansların, şairlerin,
filmlerin vs. insan davranış ve düşüncesine yaptığı etkilerdir.
Pedagoji tarihinde, genel
olarak formel eğitim üzerinde durulmuştur. Çok az pedagog gençlerin ve halkın
eğitiminden söz etmiştir.
Geleneksel ve informel
eğitimin olumlu cihetleri olduğu gibi olumsuz yani menfi cihetleri de vardır.
Aşağıda bu hususlara kısaca
değinilecektir.
[1] Millet tanımı ve oluşum ile
ilgili olarak Atatürk”ün yazdığı Medenî Bilgiler kitabında açıklanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder