Ana içeriğe atla

HANGİ FELSEFENİN NE KADAR ETKİSİ ALTINDAYIZ?


HANGİ FELSEFENİN NE KADAR ETKİSİ ALTINDAYIZ?
Sorumuza tekrar dönelim:
Bu, niçin böyle olmuştur?
Bu felsefe akımlarının her biri ayrı ayrı bir insanın veya bir toplumun muhtelif özelliklerinden birini öne almıştır. Bunun anlamı, her insan, haliyle her toplum bu felsefe akımlarının ön gördüğü ana temalarının tamamını üzerinde taşımaktadır. Lâkin bunlardan biri veya bir kaçı daha ön plânda, diğer bazıları ise daha geri plânda görünmektedir.
Bu ifadeyi açabilmek için iki yöntem uygulayabiliriz: iç gözlem, dış gözlem. Bunun yanında bir de tercih envanteri uygulamak mümkündür.

1. İç gözlem
Önce kendi iç dünyamıza ve yaşayışımıza bakalım:
Acaba insanı tanımlayan bu akımlara göre bazen akılcı/realist, bazen gerçekçi, bazen anarşist, bazen inancımızda sarsıntı, bazen egoist; dogmatik,  eleştiricilik, sezgiler, feminist, metafizik, hümanist, idealist, skolâstik, skolâstik, liberal, materyalist, milliyetçi, modernist, natüralist, pragmatist, pozitivist, romantik, lâik, kapitalist, sosyalist veya komünist, kaderci duygu ve düşüncelerimiz, günlük veya genel hayatımızda bunlardan birçoğunun kendinize ait bir özellik olduğunu görebiliyor musunuz?
Bu soruya daha açık ve somut cevap vermek, kendinizi tanımak ve anlayabilmek için aşağıdaki iç gözlem tablosunu kendi kendinize “Bende çok yüksek, yüksek, iyi, orta, zayıf” olmak üzere değerlendiriniz. Örneğin “Pragmatist düşünceye sahip misiniz?” yahut “Bu özellik bende var.” yerine sadece akımın adı yani “Pragmatist” yazılmıştır, siz onun karşısına yukarıdaki değerlerden birini işaretleyiniz.
İşaretlerken samimî olmak çok önemlidir. Biraz aşırı da olsa şu örneği verebilirim: zaman zaman bir “Tanrı”nın varlığından şüpheye düştüğünüz oluyorsa” bu durumda “şüphenizin derecesine göre “deist veya ateist” kısmına “zayıf” olarak değerlendiriniz. Buna karşılık “dindarlık” bölümüne “yüksek” işareti koyarsanız. Hiç şüpheniz yoksa “çok yüksek” olarak işaretleyiniz.
 Sizde bu özelliğin olmadığını düşünüyorsanız, o sütunu boş bırakınız ve kendi kendinizi değerlendiriniz.
Samimi olarak yapacağınız bu gözlemde kendinizle ilgili iki önemli özellik göreceksiniz:
1. Burada aynı zamanda güçlü ve zayıf yönlerinizi bulursunuz.
2. Karakter özelliklerinizi bulursunuz.
3. Çelişkilerinizi bulursunuz.
Gerçekte birbiriyle çelişkileri olan bazı görüşlerin sizde az-çok bulunduğu göreceksiniz. Örneğin realist özeliğiniz çok yüksek olduğu hâlde zayıf da olsa dogmalarınız veya kaderciliğiniz de vardır. Bunun gibi materyalist özelliğiniz yüksek olduğu gibi liberal özelliğiniz olduğunu da göreceksiniz.
Böylece kendinizin hangi felsefe görüşüne daha yakın, hangisine daha uzak olduğunuzu göreceksiniz.
Bizi ilgilendiren esasen “çelişkiler” olacaktır.


İÇ/DIŞ GÖZLEM TABLOSU

 
Felsefî görüşler ve
Kişisel özellikler         çok yüksek   yüksek   iyi   orta   zayıf
Realist    A
İdealist
Anarşist/isyankâr
Dogmatist
Eleştirel
Liberal
Materyalist
Kaderci/fatalist
Bireyselci
Lâik
Milliyetçi
Kapitalist
Sosyalist
Sezgici
Pragmatist
Hümanist
Natüralist
Pozitivist
Dindarlık
Ateistlik
Deistlik



Felsefî görüşler          çok yüksek   yüksek   iyi   orta   zayıf
Vicdan    A
Modernist
Ahlâkçı
Adalet duygusu
Varoluşçu
Hayvansever
Şiddet arzusu
Feminist
Sevecenlik
Kıskançlık
Arkadaşlık duygusu
Gelenekçi
Vicdan
Skolâstik
Septik/şüpheci







Listeye pek çok özellik eklenebilir.


1. Bu tabloyu kendi durumunuzu ortaya çıkacak şekilde doldurduktan sonra aşağıda bir değerlendirmezi kuramsal olarak yapılmış olan tablo ile karşılaştırınız . Olmasını istemediğiniz özellikin sütununu boş bırakınız .
2. Arkadaşlarınız için yaptığınız gözlemleri aynı şekilde karşılaştırınız.
3. Toplumda gözleyebildiğiniz özellikleri de karşılaştırınız.
Sonra nelerin çok iyi, iyi, orta, zayıf olduğunuz  ortak noktaları anlamaya çalışınız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

JAN AMOS COMENİUS (1592-1670)

JAN AMOS COMENİUS (1592-1670) Döneminin önemli düşünürlerinden biridir. Önemi ise, birçok fikrinin günümüzde bile uygulanabilir olmasıdır. Lâtince ve ilahiyat tahsil etmiş. Eğitimdeki aksaklıkları görmüş ve düzeltmek istemiştir. Birçok ülke ve şehir dolaşmış, birçok okulda öğretmenlik ve hayatının son döneminde papazlık yapmıştır. Bacon, Ratka ve Vives”in etkisinde kalmıştır. İngiltere”, İngiliz okullarını ıslah etmek üzere davet edilmiş, burada bütün bilimleri bir araya toplayacak bir ansiklopedi (pansofi) yazmak istemişse de başarılı olamamıştır. “Comenius, muhtelif işlerde çalışmış ve muhtelif problemler üzerinde kafa yormuştu. İlk önce papaz sıfatıyla mezheplerin ortadan kaldırılmasına gayret etmişti. Mezhep savaşları ile Avrupa”nın tam bir sefalete ve fakirliğe düştüğünü gören Comenius, bu işin çok önemli olduğuna kanaat getirmişti. Fakat sakin bir hayat yaşayamadığı ikide birde göç etmek zorunda kaldığı için bu idealini gerçekleştirmeye muvaffak olamamıştı.  Bereket ki g

MONTAİGNE"nın eğitime ilişkin görüşü.

MİCHEL MONTAİGNE  1533-1592 Fransız edibi ve Rönesans filozofu. Görüşlerini dilimize de çevrilen Denemeler (Essais) adlı eserinde toplamıştır. Denemeler isimli bu eser dilimize çevrilmiştir. “Denemeler isimli eserinde hayata yakın ve çocuğun tabiatına uygun bir eğitim tarzını savunmuş, devrinin Latin okuluna ve bu okulda uygulanan korkunç ezberciliğe, ölü bilgilere ve otoriteye dayanan sert ve katı eğitim anlayışına karşı çıkmıştır. [1] “Bunun yerine serbest şekilde karşılıklı konuşmayı öğretim metodu olarak tavsiye etmiştir. Buna rağmen o da eski dillerin öğretilmesinden vaz geçmemiş, yalnız canlı mükâleme alıştırmalarıyla basitleştirmelerini ve kolaylaştırmalarını istemiştir. [2] Beden eğitiminin eğitsel değerini bilhassa belirtmiştir. Aile ocağını çocukların eğitimi için elverişli bulmamakta, hakiki terbiyenin eğiticilerle çocukların bir arada bulunmaları sayesinde mümkün olabileceğini ileri sürmüştür” (R.G. Arkın, s.318). “Eserinin yirmi beşince bölümünde, köksüz ve kuru

Medeniyeti oluşturan unsurlar

Medeniyeti oluşturan unsurlar Bugün ulaştığımız medeniyet seviyesine ulaşmamız en başından itibaren 70-80 bin yıllık insanlık macerasının eseridir. Medeniyetin oluşturulmasında insanın iç ve dış dünyası olmak üzere iki ana unsurdan söz edebiliriz: İç dünya unsurları: zekâ/akıl ve içgüdüler Bu maceranın en başında konuşma anlamında dilin oluşmuş olması gelir. Tabiîdir ki dilin oluşması için insanın doğuştan getirdiği aklını/zekâsını kullanabilmesi gerekir. [1] İnsan ve diğer canlılar doğarken zekâ ile birlikte içgüdülerle ve reflekslerle de donatılmıştır. Refleksler, bir canlının hayatını devam ettirebilmek için kullandığı bilinçdışı davranışlardır. Canlının kendini koruması yönünde etkinliği vardır. Başka bir söyleyişle canlıyı tehlikeye karşı koruyan bilinç dışı etkinliklerdir. Bunlar öğrenilmez ve hatta eğitilemez. İçgüdüler de doğuşla gelir ve kişiyi amaçlı ve bilinçli etkinliklere yöneltir. İçgüdülerin en temel özelliği insanlarda ve bazı hayvan türlerinde eğitileb