1. PEDAGOJİ (ÇOCUK EĞİTİM
BİLİMİ)
“Ağaç yaş iken eğilir.”
Terbiye, pedagoji ve eğitim
sözleri doğrudan doğruya 0-13 yaşlarındaki yani ergenlik öncesine kadar olan
yaş grubunu ilgilendirir. Çünkü bu süre içinde çocuk-öğrenci; ahlâkî, vicdanî,
millî ve sosyal duygular ile pek çok beceri ve alışkanlıkları önemli ölçüde
öğrenmiş, kazanmış veya edinmiş olur. [1]
Ayrıca dil yanında zihinsel ve bedensel gelişimini de önemli ölçüde tamamlanmıştır.
Söz konusu okul hayatı
olduğundan bu yaş grubu 5. - 6. sınıfa kadar tekabül eder. Bu sınıflardan
itibaren çocuğun ilgi alanları belirmeye başlar. Bu sınıflardan sonra ilgi
alanları da dikkate alınarak öğrencilerin sosyal hayata intibakını sağlamak,
vatandaş olma şuurunu kazandırmak, temel bilimlerle ilgili kavramları ve
terimleri öğretmek, bu yaştan önce getirdiği değerlerdeki eksikleri -varsa
onları- tamamlamak, düzeltmek, varsa olmayanları da öğretmeye çalışmaktır.
Meseleye bütünüyle
bakıldığında eğitimin her kademede yetişen-yetişecek olan neslin; dilini doğru
ve güzel kullanma, ahlakî değerlere sahip, vicdanlı, millî ve sosyal duyguları
gelişmiş, zihinsel yetenekleri kullanabilen, kanaatleri ile davranışları
arasında denge kurmuş, bilimsel düşünce ve düşünme düzeyine ulaşmış, sorup
sorgulayan, bedenen ve ruhen gelişmiş, yeni bilgi ve becerilerle donatılmış bir
insan olmasını sağlamaktır.
Eğer amacı böyle yazarsak,
onları gerek aile ortamında yetiştiren anne-babanın ve gerekse öğretmenlerin
psikoloji, sosyoloji, ekonomi, tarih, coğrafya, matematik gibi bilim dallarında
yetişmiş olması da gerekir.[2]
Eğitim çocukların istenen
yönde yetişmesi için onların üzerinde yapılan bir işlemdir. Bu işlem iki önemli
kaynaktan yapılır: Aile-çevre ve okul.
Aile ve çevre tarafından
çocuk üzerinde yapılan işleme geleneksel informel) eğitim, diğeri de okulda
yapılan (formel) eğitim-öğretimdir. [3]
Bu açıklamadan bu iki kurum
arasındaki eğitim bıçakla kesilmiş gibi ikiye bölündüğü anlaşılmamalıdır. Aile
ortamında asıl olan eğitim yanında öğretim, okulda ise asıl olarak yapılan
öğretim yanında eğitim etkinlikleri devamlılık gösterir. Ancak ailede öğretim
daha az, eğitim daha fazla; okulda ise öğretim daha fazla, eğitim daha azdır.[4]
Bu kitapta asıl amaç,
arkaik çağlardan itibaren geleneksel ve
okul eğitiminin günümüze kadar olan tarihini incelemektir.
Ancak okul eğitimi ile
geleneksel eğitimi ayırma bakımından aşağıda geleneksel eğitime kısaca temas
edilmiştir. Çünkü geleneksel eğitim günümüzde de devam ettiği gibi, ilk
insanlarda da geleneksel eğitime göre çocukların yetiştirildiği muhakkaktır.
Bir anlamda geleneksel
eğitim sözlü, okul eğitimi ise yazılıdır.
Yazının icadından önce
gelmiş gerek peygamberlerin tebliğleri ve gerekse en ilkel insandan bu güne
kadar geleneksel eğitim, uygulamada varlığını korumaya devam etmekte ve devam
edecektir.
[1] “Öğrenme, kazanma ve edinme” kavramları Zekâ ve Dil Psikolojisi adlı
kitapta ve Pedagoji Ansiklopedisinde ayrıntılı olarak incelenmiştir. Özetle:
Öğrenme:
Öğretmen veya kitap yoluyla bilgiye sahip olma, Ezberle de ilgilidir.
Kazanma:
Soru sorarak, araştırarak kendi çabasıyla bilgiye sahip olma.
Edinme:
Bilinçdışı etkinliklerle kendiliğinden sahip olunan düşünce ve davranışlar.
Dil, edinilir. Bkz. Pedagoji
Ansiklopedisi.
[2] Bu konu ile ilgili olarak daha ayrıntılı bilgi için aşağıdaki
eserler incelenebilir. Bu düşünürlerin görüşlerine kronolojik olarak yeri
geldiğinde ayrıca temas edilecektir.
a. Terbiye Felsefesi, Bedi
Ziya Egemen, Yaprak Yay. Ank. 1957.
b. Terbiyenin Sosyal ve
Kültürel Meseleleri, Ziya Gökalp, MEB, İst. 1992.
[3] Pedagoji Tarihi genel
itibarı ile okul eğitimi ile ilgilenmiştir. Ancak, bu kitabın son bölümlerine
informel eğitimi de ila ettik.
[4] Bu konuda ayrıntılar Eğitim adlı makalede açıklanmıştır. Bu konu,
pedagoji tarihi bakımından incelenmemiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder