Ana içeriğe atla

PEDAGOJİNİN ANLAMI, UYGULAMALARI VE TARİHÎ GELİŞİMİ



Not: Buraya aldığım yazılar, esasen oldukça uzun metinler içinden alınan ara başlıklardır. 


PEDAGOJİNİN ANLAMI, UYGULAMALARI VE TARİHÎ GELİŞİMİ
TDK sözlüğünde ve bazı tanımlarda pedagoji terimi,  ilm-i terbiye ve eğtimbilim olarak tanımlanmaktadır.
R. Arkın (1952)”a göre eğitimbilim (pedagoji) dar anlamda eğitim ve öğretim bilimi, geniş anlama eğitim ve öğretimle ilgili bütün olayların ve cereyanların eğitim vasıtalarının ve teşkilatının araçlı veya araçsız eğitsel ölçülerin bilimi demektir.” Yazar, bu tanımı yeterli bulmayarak, “… çünkü eğitsel (didaktiğe, metot meselelerine ait) kaide ve hükümler her şeyden önce pedagojinin pratik cephesine taalluk eder. Onun için eğitim bilimi, şu şekilde tarif etmek de mümkündür: Eğitim sistemlerini inceleyen ve çocukların bedensel zihnî ve ahlakî terbiyeleri için fizyoloji, psikoloji ve toplumbilim –sosyoloji- gibi bilimlerin görüşlerinden faydalanarak yollar araştıran ve metotlar bulmaya çalışan bilim.”
Pedagoji teriminin manasını açıklayabilmek ve anlatabilmek için başlangıç tarihine kısaca göz atmakta fayda vardır.
Paidagogeo (pedagoji) Yunanca bir terim olup paida=çocuk, gogeo=bilim demektir.  Buna göre pedagoji, sözlük anlamında çevrilirse çocuk bilimi demektir. Nitekim bu terim TDK Sözlüğünde eğitimbilim ve ilm-i terbiye anlamında kullanılmıştır. Pedagoji, sözlük anlamında tercüme edilecek olunursa “çocuk bilimi”  anlamına gelir ki, bu tanımlama pedagoji terimini anlam bakımından eksik bırakmaktadır. Bu terimin içeriği incelendiğinde adlandırmanın “çocuk eğitimi bilimi” sözünün daha uygun olacağını düşünüyorum. 
Yunan”da uygulamalara bakıldığında pedagog denen kimselerin daha ziyade okul öncesinde çocukların eğitimlerinin üstlendiği görülür. Bu terim Türkçeye eğitim terimi karşılığında kullanımı yaygınlaşmıştır.  Eğer bu terimi yaşına bakmaksızın eğitim terimi karşılığında kullanacak olursa, bu defa çocuk kime denir, bunun tanımının yapılması gerekir. Eğitim açısından bakıldığında çocuk, 0-14 yaşlarındaki kimselere denir. Bu nedenle pedagoji bu yaş içindeki çocukların eğitimi yani doğumdan ilk 5-6. sınıf öğrencilerine kadar bütün çocukları kapsar. Meseleye bu yönden bakmak daha isabetli olur. Bu kitap çerçevesinde eğitime bu yaş grubu içinde bakılacaktır.  Yunanlıların pedagoglarına karşılık olarak Türklerde çocukların eğitimi ile ilgilenenlere, durumuna göre sütanne, sütnine, ebe, dadı, lala, kalfa gibi adlandıran kimseler vardı.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

JAN AMOS COMENİUS (1592-1670)

JAN AMOS COMENİUS (1592-1670) Döneminin önemli düşünürlerinden biridir. Önemi ise, birçok fikrinin günümüzde bile uygulanabilir olmasıdır. Lâtince ve ilahiyat tahsil etmiş. Eğitimdeki aksaklıkları görmüş ve düzeltmek istemiştir. Birçok ülke ve şehir dolaşmış, birçok okulda öğretmenlik ve hayatının son döneminde papazlık yapmıştır. Bacon, Ratka ve Vives”in etkisinde kalmıştır. İngiltere”, İngiliz okullarını ıslah etmek üzere davet edilmiş, burada bütün bilimleri bir araya toplayacak bir ansiklopedi (pansofi) yazmak istemişse de başarılı olamamıştır. “Comenius, muhtelif işlerde çalışmış ve muhtelif problemler üzerinde kafa yormuştu. İlk önce papaz sıfatıyla mezheplerin ortadan kaldırılmasına gayret etmişti. Mezhep savaşları ile Avrupa”nın tam bir sefalete ve fakirliğe düştüğünü gören Comenius, bu işin çok önemli olduğuna kanaat getirmişti. Fakat sakin bir hayat yaşayamadığı ikide birde göç etmek zorunda kaldığı için bu idealini gerçekleştirmeye muvaffak olamamıştı.  Bereket ...

MONTAİGNE"nın eğitime ilişkin görüşü.

MİCHEL MONTAİGNE  1533-1592 Fransız edibi ve Rönesans filozofu. Görüşlerini dilimize de çevrilen Denemeler (Essais) adlı eserinde toplamıştır. Denemeler isimli bu eser dilimize çevrilmiştir. “Denemeler isimli eserinde hayata yakın ve çocuğun tabiatına uygun bir eğitim tarzını savunmuş, devrinin Latin okuluna ve bu okulda uygulanan korkunç ezberciliğe, ölü bilgilere ve otoriteye dayanan sert ve katı eğitim anlayışına karşı çıkmıştır. [1] “Bunun yerine serbest şekilde karşılıklı konuşmayı öğretim metodu olarak tavsiye etmiştir. Buna rağmen o da eski dillerin öğretilmesinden vaz geçmemiş, yalnız canlı mükâleme alıştırmalarıyla basitleştirmelerini ve kolaylaştırmalarını istemiştir. [2] Beden eğitiminin eğitsel değerini bilhassa belirtmiştir. Aile ocağını çocukların eğitimi için elverişli bulmamakta, hakiki terbiyenin eğiticilerle çocukların bir arada bulunmaları sayesinde mümkün olabileceğini ileri sürmüştür” (R.G. Arkın, s.318). “Eserinin yirmi beşince bölümünde, köksüz ve ...

Medeniyeti oluşturan unsurlar

Medeniyeti oluşturan unsurlar Bugün ulaştığımız medeniyet seviyesine ulaşmamız en başından itibaren 70-80 bin yıllık insanlık macerasının eseridir. Medeniyetin oluşturulmasında insanın iç ve dış dünyası olmak üzere iki ana unsurdan söz edebiliriz: İç dünya unsurları: zekâ/akıl ve içgüdüler Bu maceranın en başında konuşma anlamında dilin oluşmuş olması gelir. Tabiîdir ki dilin oluşması için insanın doğuştan getirdiği aklını/zekâsını kullanabilmesi gerekir. [1] İnsan ve diğer canlılar doğarken zekâ ile birlikte içgüdülerle ve reflekslerle de donatılmıştır. Refleksler, bir canlının hayatını devam ettirebilmek için kullandığı bilinçdışı davranışlardır. Canlının kendini koruması yönünde etkinliği vardır. Başka bir söyleyişle canlıyı tehlikeye karşı koruyan bilinç dışı etkinliklerdir. Bunlar öğrenilmez ve hatta eğitilemez. İçgüdüler de doğuşla gelir ve kişiyi amaçlı ve bilinçli etkinliklere yöneltir. İçgüdülerin en temel özelliği insanlarda ve bazı hayvan türlerinde eğitileb...