Ana içeriğe atla
3


İNSANLARIN VAR OLUŞ TARİHİ  [1]

İLK HOMO CANLILAR
Hepimiz şu anda modern dünyada yaşıyoruz, istediğimiz yere çok kısa bir süre içinde varıyoruz, bir kıtadan başka kıtaya birkaç gün içerisinde seyahat edebiliyoruz, yemek istediğimizde marketten alabiliyoruz, kışın sıcak, yazın serin evlerde oturuyor, sağlık problemimiz oluştuğunda en yakın sağlık yerine gidebiliyor, bu sayede uzun yıllar boyunca yaşayabiliyoruz.
 Bilim ve teknolojide çok hızlı ilerliyoruz, ayrıca birçok ülke arasında barış sağlandı. 
Bizler bu saydığım şeyleri insanlık tarihi boyunca yapabilen sadece %1'lik bir kesimi oluşturuyoruz. Peki insanlık bu gelişmişliğe nasıl geldi? Bizden önceki toplumların torunları, daha iyi, daha güvenilir bir yerde yaşaması için neler yaptı? İnsanlar hangi inançlara ve kişilere inandı? Kimler insanlık yaranına çalıştı kimler kendi gibi düşünmeyen insanları yok etmek istedi? 
Bu serimizde bunları öğreneceğiz... İnsanların ilk ortaya çıkışından günümüze kadar olan serüvenini anlatacağız.

İlk Homo canlılar

 













İlk homo cinsi canlılar günümüzden yaklaşık 2.8 milyon yıl önce Afrika'da ortaya çıktı. Homo, bizlerin yani modern insanın ve benzer türlerin geneline (hominid) verilen isimdir. 
Homo cinsi canlıların kafatasları primatlara göre daha geniştir. Kol ve bacakları dik durmaya uygundur. İlk olarak Afrika'da Homo gautengensis adlı canlı grupları varlığını gösterdi sonra genellikle ilk homo türü olarak kabul edilen Homo habilis oluştu daha sonra Homo erectus, Homo neanderthalensisHomo floresiensis, Homo sapiens, Homo sapiens idaltu ve son olarak biz, yani Homo sapiens sapiens'ler oluştu.

Homo erectus

Günümüzden yaklaşık 1.8 milyon yıl önce dik duran Homo Erectus türü ortaya çıkmıştır. Bir bataklıkta yüz üstü halde bulunan Turkana Boy ismi verilen Homo erectus iskeleti, günümüze kadar mükemmel bir şekilde korunarak ulaştığı için Homo erectus ile ilgili birçok bilgiyi öğrenmemizi sağlamıştır. 
Yapılan araştırmalara göre Homo erectuslar iri vücutlu bir yapıdadır, avcılık ve leş yiyicilikle yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Yaklaşık 400.000 yıl önce yok oldular. Yaşadıkları süre zarfı modern insan Homo Sapiens Sapiens'in var olduğu süreye göre 10 kat daha fazladır.

Homo neanderthalensis

 













Yaklaşık 350 bin yıl önce varlıklarını göstermişlerdir. Uzun bir süre dünyada kalmışlardır. Bazı arkeolojik bulgular Neandertaller ile Homo sapienslerin birlikte yaşadığını göstermiştir. 
Fosiller üzerinde yapılan çalışmalarda parmakları kalın ve hantaldır, topluluk halinde yaşayan canlılardır. Hasta ve yaralılara baktıkları, ölülerini gömdükleri düşünülmektedir. Modern insan kadar ince el işlerini yapamıyorlardı. Son yıllarda yapılan araştırmalara göre Neanderteller ve anatomik modern insanın gen alış verişi yaptığı gözlenmektedir. 
Hemen hemen Afrika kıtası hariç bütün modern insanların %1'i ile %4'ü Neandertal geni taşımaktadır. Neandertal insan ile Sapiens insanı yaklaşık 10.000 yıl önce Avrupa”da birlikte yaşamış olabilir.

Homo floresiensis

Popüler ismi ''hobit'' dir. Çünkü boyu 1 metre uzunluğundadır. Bu türün temsilcileri 100.000 ile 12.000 yıl arasında Endonezya'da yaşamaktaydılar. Bu türe ait ilk bulgular Endonezya'nın Flores Adasında fotoğrafta gördüğünüz 30 yaşında ki türe ait bir iskelettir. 
Yapılan araştırmalar sonucunda bu türün bizlerle ortak atası bulunmuş lakin bu türün bağımsız bir tür olup olamadığı tartışılmaktadır. Bazı bilim adamları ise bu türün cücelik sendromuna yakalanmış bir Homo sapiens olduğu görüşü savunmaktadır ama kafatası hariç el bileğindeki kemiklerin formu, diz ve ayak kemiklerinin, omuz yapısının şekli bu hipotezi açıklamakta yeterli değildir.

Homo sapiens

Homo sapiens Latincede ''akıllı, bilge'' anlamına gelir. Günümüzden yaklaşık 250.000 yıl önce ortaya çıkmış ve hala yaşamını sürdürmektedir. Genetik olarak homojen bir yapıya sahiptir. Ayrıca bireylerin sahip olduğu DNA'lar diğer canlı türlerinde olduğundan daha çok benzerlik göstermektedir. 
El becerisi konusunda gelişmiş bir türdür. Çevreye uyum sağlama, farklı deri rengi, burun yapısı ve şekli gibi dış özellikleri ve denizden yükseğe çıktıkça daha verimli nefes alma gibi iç özellikler görülür. Alt sınıfları; Homo Sapiens İdaltu ve Homo Sapiens Sapiens'tir.
Homo sapiens sapiens yani modern insan
 Homo sapiens'in soyu tükenmemiş tek alt türüdür. Günümüzden yaklaşık 50.000 yıl önce görülmüştür. Kelime anlamı olarak ''düşündüğünün üstüne düşünebilen insan'' demektir. İlk olarak Rene Descartes bu düşünceyi söylemiştir.

İnsanlık tarihinde önemli bir değişim

2.8 milyon yıl öncesine, insanlığın başlangıcına geri dönelim. 2.8 milyon yıl öncesine kadar insanlar avlanmak veya toplayıcılık yapmak için aletler kullandı. Ama yaklaşık 2 milyon yıl boyunca pek bir gelişme gösteremediler. Neden mi? Çünkü çok önemli bir şeyi keşfetmemişlerdi. O şey hala uygarlığımızda önemli bir yer tutar. O şey: ateştir.
Ateşin keşfedilmesi bizlere resmen çağ atlattı. Çünkü ateş demek yemekleri pişirmek demek bu da daha besleyici yemek demekti. Bu sayede beynimizin gelişmesine katkı sağladı. Ayrıca ateş insanları bir arada tutarak hem ilişkileri güçlendirdi hem de insanları soğuktan ve yırtıcı hayvanlardan korudu.

Uzun yıllar boyunca insanlar benzer yaşamlar sürdüler

Zamanla daha gelişmiş silahlar yaptılar, ev aletleri ve giysiler diktiler. Basit ve az karmaşık dillerde konuşmaya başladılar. İlk kültürler oluşmaya ve bir şeylere inanma istediği doğmaya başladı. Bu şekilde ortalama 40.000 yıl devam etti.

İlk inançlar ve dinler

Homosapiens Neanderthallerde İnanç   [2]
“Tarihöncesi dönem inanç ile ilgili  en somut veri, ölü gömme gelenekleridir. Tarihöncesinden günümüze kadar insanlar, ölümü tam anlamıyla bir sonda görmemişlerdir.
İnsan hayatının, ölümden sonra devam ettiğine ilişkin inançlar, beraberinde bir takım kült uygulamalarını da getirmiştir.  Orta Paleolitik Dönemde Neanterthal insanın, belli bir fikirle ölülerini gömdükleri görülmüştür. 
Neanderthal öncesi insanların tinsel inançlarının varlığına ilişkin günümüze ulaşan bir veri yoktur. 
Ancak, Homosapiens Neanderthallerde  ölü gömme uygulamasının varlığı görülmektedir. İnsanlar, soydaşlarını öldükleri yerde bırakmayıp, cesetlerini gömmeye başlamışlardır. Tüm bunlar artık düşünsel dünyalarının oluşmaya başladığının kanıtıdır. Bu da 'öbür dünya' kavramının düşünülmüş olduğunu akla getirmektedir. 
Tüm bunlar insanların Neanderthal evresinde ulaştıkları manevî düzeyi açıklanmadır (Arsebük, 1995: 89).
Neanderthallerin inanç dünyalarına ilişkin Irak'ta bulunan kin verilereŞAnidar Mağ Arasında Bir Neanderhal mezarının içinde bulunan çiçeklere ait kalıntılara rastlanması, bu işlemin bir rastlantıdan ibaret olmadığını düşündürmektedir. 
Neanderthal inancını yansıtan bir diğer örnek İsviçre'deki Drachenloch Mağarasında görülmüştür. 
Burada Neanderthallerin Ayı Kültü'ne ait olan izlerine rastlanmıştır. Bir diğer Neanderthal insanının dinsel ve büyüsel inancına örnek, İtalya'daki Cadı Mağarasında bulundu.”  [3]
Tarihçiler ve arkeologlar birkaç yıl öncesine kadar insanlığın avcılık ve toplayıcılıktan tarıma geçtiğini sonra da dine ve ibadetlere geçtiğini biliyordu ama 2011 yılında bu değişti. Şanlıurfa'nın Haliliye ilçesinde Göbekli Tepe kalıntılarının bulunması insanlara farklı kapılar araladı. Araştırmalara göre tarım günümüzden 12.000 yıl önce bulundu. Göbekli Tepe ise tarımın keşfinden daha eski. Yani bu demek oluyor ki insanlar yerleşik hayata tarım için değil ibadet için geçmiştir. Bkz. Göbeklitepe.

İnsanlık tarihindeki bir diğer büyük gelişme: Tarım

Tarımın keşfedilmesi insanların yaşamında önemli değişimlere yol açtı. Eskiden insanların beslenmek ve hayatta kalmak için hem fiziksel hem de zihinsel anlamda gelişmiş olması gerekiyordu ama tarımın bulunmasından sonra insanlar hayatta kalmak için başka bir insana bel bağlamaya başladı.
Bu sayede insanlar istedikleri alanda kendilerini geliştirmeye başladı. Örneğin: Bir kişi alet yaparken başkası buğday elde etmeyi öğrendi bu arada bir başkası daha çok meyve sebze toplayabildi.

Tarımın gelişmesi ile birlikte insanlar bir arada oldu.

Bu birliktelik zamanla toplulukları, daha sonra küçük şehirleri meydana getirdi. Şehirlerin oluşması ile savunmalar, ordular ve ticaret oluştu. Artık dünyada ilk devletler oluşmaya başlayacaktır.



[2] Seda Ülger Yakın Doğu İlk Neolitik Kültürlerinde Yapı Kültü Ve Yapıların Gömülme Sorunu, İst. Üni. Arkeolojisi Böl, Yüksek Lisans Tezi.
[3] Âdem”in oğullarından Kabil’in Habil’i öldürdükten sonra gömdüğü bilinmektedir. Burada bir çeliki görülmektedir. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

JAN AMOS COMENİUS (1592-1670)

JAN AMOS COMENİUS (1592-1670) Döneminin önemli düşünürlerinden biridir. Önemi ise, birçok fikrinin günümüzde bile uygulanabilir olmasıdır. Lâtince ve ilahiyat tahsil etmiş. Eğitimdeki aksaklıkları görmüş ve düzeltmek istemiştir. Birçok ülke ve şehir dolaşmış, birçok okulda öğretmenlik ve hayatının son döneminde papazlık yapmıştır. Bacon, Ratka ve Vives”in etkisinde kalmıştır. İngiltere”, İngiliz okullarını ıslah etmek üzere davet edilmiş, burada bütün bilimleri bir araya toplayacak bir ansiklopedi (pansofi) yazmak istemişse de başarılı olamamıştır. “Comenius, muhtelif işlerde çalışmış ve muhtelif problemler üzerinde kafa yormuştu. İlk önce papaz sıfatıyla mezheplerin ortadan kaldırılmasına gayret etmişti. Mezhep savaşları ile Avrupa”nın tam bir sefalete ve fakirliğe düştüğünü gören Comenius, bu işin çok önemli olduğuna kanaat getirmişti. Fakat sakin bir hayat yaşayamadığı ikide birde göç etmek zorunda kaldığı için bu idealini gerçekleştirmeye muvaffak olamamıştı.  Bereket ...

MONTAİGNE"nın eğitime ilişkin görüşü.

MİCHEL MONTAİGNE  1533-1592 Fransız edibi ve Rönesans filozofu. Görüşlerini dilimize de çevrilen Denemeler (Essais) adlı eserinde toplamıştır. Denemeler isimli bu eser dilimize çevrilmiştir. “Denemeler isimli eserinde hayata yakın ve çocuğun tabiatına uygun bir eğitim tarzını savunmuş, devrinin Latin okuluna ve bu okulda uygulanan korkunç ezberciliğe, ölü bilgilere ve otoriteye dayanan sert ve katı eğitim anlayışına karşı çıkmıştır. [1] “Bunun yerine serbest şekilde karşılıklı konuşmayı öğretim metodu olarak tavsiye etmiştir. Buna rağmen o da eski dillerin öğretilmesinden vaz geçmemiş, yalnız canlı mükâleme alıştırmalarıyla basitleştirmelerini ve kolaylaştırmalarını istemiştir. [2] Beden eğitiminin eğitsel değerini bilhassa belirtmiştir. Aile ocağını çocukların eğitimi için elverişli bulmamakta, hakiki terbiyenin eğiticilerle çocukların bir arada bulunmaları sayesinde mümkün olabileceğini ileri sürmüştür” (R.G. Arkın, s.318). “Eserinin yirmi beşince bölümünde, köksüz ve ...

Medeniyeti oluşturan unsurlar

Medeniyeti oluşturan unsurlar Bugün ulaştığımız medeniyet seviyesine ulaşmamız en başından itibaren 70-80 bin yıllık insanlık macerasının eseridir. Medeniyetin oluşturulmasında insanın iç ve dış dünyası olmak üzere iki ana unsurdan söz edebiliriz: İç dünya unsurları: zekâ/akıl ve içgüdüler Bu maceranın en başında konuşma anlamında dilin oluşmuş olması gelir. Tabiîdir ki dilin oluşması için insanın doğuştan getirdiği aklını/zekâsını kullanabilmesi gerekir. [1] İnsan ve diğer canlılar doğarken zekâ ile birlikte içgüdülerle ve reflekslerle de donatılmıştır. Refleksler, bir canlının hayatını devam ettirebilmek için kullandığı bilinçdışı davranışlardır. Canlının kendini koruması yönünde etkinliği vardır. Başka bir söyleyişle canlıyı tehlikeye karşı koruyan bilinç dışı etkinliklerdir. Bunlar öğrenilmez ve hatta eğitilemez. İçgüdüler de doğuşla gelir ve kişiyi amaçlı ve bilinçli etkinliklere yöneltir. İçgüdülerin en temel özelliği insanlarda ve bazı hayvan türlerinde eğitileb...